Ciesleron
Kumlar yıldızlara uzanır, rüzgâr eski dillerde konuşur. Deniz, göçebe ruhları çağırır; dalgalar unutulmuş sırları fısıldar.
"Ciesleron’da yürüyen, zamanı değil ayak izlerini kaybeder."
— "Batık Kütüphane Yazıtları", Eldrin Savarel

Ciesleron, zamanın bile aşındıramadığı kudretli dağların ve uçsuz bucaksız bozkırların kıtasıdır. Yüksek dorukları gökyüzünü yararcasına yükselir, eteklerinde sisle örtülü geçitler, kayıp medeniyetlerin yankılarıyla çınlar. Batıdan doğuya esen soğuk rüzgârlar, bozkırları döverken eski savaşların fısılt ılarını taşır
Doğuda, altın rengi otlaklar ufuk çizgisine kadar yayılır, vahşi at sürüleri özgürlüğün vücut bulmuş hâli gibi koşturur. Bozkırın ortasında, rüzgâra direnen devasa taş monolitler, kadim çağlardan kalma izler gibi dimdik ayakta durur. Güneyde, göz alabildiğine uzanan ormanlar, koyu gölgelikleriyle binlerce yıldır saklı kalmış sırları korur.


Nehirler, yıldızları kıskandıran berraklıkta akar; bazıları yerin derinliklerine dalarak gölgeli mağaralarda kaybolur, bazıları ise büyük vadiler boyunca süzülerek kıtayı besler. Geceleri gökyüzü, parlayan binlerce yıldızla bezeli bir örtü gibidir ve anlatılanlara göre, bu yıldızların baz ıları Ciesleron’un eski hükümdarlarının ruhlarıdır.